27 Nisan 2012 Cuma

Adı konulmamış şiir





Güllerin sarısına bakıyorum her gün
ve denize tac olmuş mehtaba 
Yıldızlı yaz geceleri gibi mucizevi
ve bembeyaz kış geceleri kadar masalsı…
Yağmuru kolye yapmış kadınlar
ve gözyaşını rimel yapmış masumlar
Aheste bir melodi çalınıyor kulaklarıma
Yıldızlar ıslak yerlere dökülüyor birer birer
Denizin omzuna gece rüzgarı dokunuyor usul usul
Boş sokaklarda düşlerin ayak izleri kalıyor
Kaldırım taşlarının arasında sabahın ilk ışıklarına 
Kayıp bahçelerde saklambaç oynayan çocuk sesleri
Siliniyor birer birer, geldiğinde düş vakitleri
Aşıkların cenneti görünüyor ufukta,
Silik; bir görünüp bir kayboluyor
Aşkın ilk hali yerleşiyor dudaklarıma
Ağustos böcekleri yıldızlara karışıyor
ve bir senfoni başlıyor semada
Yasemin çiçeklerinin kokusu birer birer denizi kuşanıyor
Kum damlaları birlik olup devrim dalgalarına dönüşüyor 
Kalemler çıkıyor meydana,
Korkaklar teknelerine saklanıp uzaklaşıyorlar
Bir perde açılıyor
ve “Oyun!” diyor yaşlı bilge,
Antik kentin agorasında
Afilli replikler döküyor birkaç sokak lambası
ve oyun bitince alkışlıyor şiirler onları
Bilge tekrar uykuya dalıyor kaya mezarında
Bir ressam fırçasını gökyüzüne batırıyor
ve yaldızlı maviyle
Tuvalini denize boyuyor
Şarap rengi bir kadın çiziyor hüzün çıkmazına
ve kadın rakı beyazına dönüşüyor bir anda 
Ve bir postacı giriyor hayaller patikasına
Kadının karşısına çıkıyor cesurca
ve uzak diyarlardan gelen, leylak kokulu bir zarf sunuyor terli avuçlarına. 

Rüya Perisi

2 yorum:

  1. Senin kalbin, parmaklarının ucundan dökülenler ne güzel... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin kalbindeki cümlelerin güzelliği o... :)

      Sil

Yorumlarınız benim için çok değerlidir.