21 Ağustos 2012 Salı

Sürüsüne Katılan Guguk Kuşu


Dudaklarımı kemiriyorum en düzensiz halimle yazdıklarımı düzenlemeye çalışırken. "Düzen..." diye mırıldanıyorum, "hiç ihtiyacım yok düzene. Düzene gelemem ben.". Bir kuş konuyor penceremin önüne "uuuğğgg uğğgggk" diyor. Gri bir kuş, kumru, guguk kuşu. Ne denirse işte. Seviniyorum; ziyaretçim var! Gözleri şefkat ararmış gibi bakınıyor bana. Gözlerimin içine bakıyor adeta. Başka bir kuş olsa beni görür görmez kaçardı, kıpırdadığım anda uçardı göğe doğru. Bu kaçmıyor; kıpırdanıyorum sürekli, onun şefkat aradığından emin olmak istercesine. O anda göz bebeklerine bakıyorum ve o anda o kuşla artık bir bağımız oluyor. Söylediklerini, düşündüklerini duyabiliyorum artık. O da benim gibi. Düzene girmediği için yalnız kalmış. Yalnızlığından şimdilik mutlu, geleceğini bilmiyor ve önemsemiyor da zaten; benim gibi. "Hoşgeldin." diyorum gülümseyerek. "Hoşgeldin düzensiz pencereme." Pencerelerim evdeki pencereler gibi değil, onları sürekli temizliyorum. Çocukluğumdan beri buğulanan, kirlenen camları elimle silmeyi huy edinmişim. Hem temizlemezsem yazacaklarım kalmaz, kelimelerim görünmezleşir. Durduğum yerin tam karşısına, pencerenin diğer kenarına doğru yavaşça ilerliyorum, bu kez kaçmasından korkarak. Parmak uçlarımda gidiyorum kitaplığıma. Kuşlarla ilgili bir şiir arıyorum kitaplığımda hızlıca. Kitaplarım tozlanmış. "Bunları temizlemeli." diyorum, "...daha çok okumalı.". Hafızamı zorluyorum; "Kuşlar... kuşlar... güvercinler... Hah! Cemal Süreya da çok sever kuşları." Sepya kapaklı kitabı alıyorum elime, karıştırıyorum. "Uğğgg, uğğggg!". "Tamam, bekle birazcık daha, geliyorum şimdi. Hem bak, beklediğine değecek. Bu güzel adam bir kuştu, bir güvercin!" Kıpırdanıyor yerinden, sürüsü gidiyor mu yoksa? Göğe doğru bakıyor, bana dönüyor. Acele et, dermiş gibi gözlerimin içine yalvararak bakıyor. "Atlı kovalamıyor ya!" diyorum, "Bekle biraz." Ama kızıyor bana, arkasını dönüp uzaklaşıyor. Elimde eski ve tozlu sepya bir kitapla başbaşa kalıyorum. Pencereye uzanıyorum, camdan kafamı çıkarıp gökyüzüne bakıyorum. Bir kuş sürüsü geçiyor, kuşları uzaktan baktığımda hala ayırt edemiyorum. Bu bir güvercin sürüsü mü? Sürüden bir kuş ayrılarak aşağıya doğru geliyor.  O mu acaba? İçimden sesleniyorum: "Guguk musun sen? Bana mı geliyorsun?" Pike yapıyor, ufak bir gösteri yapıyor benim için. Selamını çakıyor güzelce. Ve sürüsüne katılıyor. Bana ne mesajı vermek istediğini düşünüyorum pencerenin dibindeki çalışma masamın dönen sandalyesine kötü bir haber almış gibi, pat diye oturduğumda. Düzensiz dünyamı düzenlemeye devam ediyorum sonra. Düzensiz dünyama düzen verip sürüye katılmayı düşünüyorum. Aklımdan binlerce kelime geçiyor, bunların arasında en çok seçilenleri 'sürü' ve 'kurt' oluyor. Bir de 'düzen' tabii ki. Yazdığım yazıya dönüyorum, kalemi elimden almamla sertçe bırakmam bir oluyor. "Öylece kalsın" diyorum, "...nasılsa öyle...!"

Rüya Perisi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumlarınız benim için çok değerlidir.